İçeriğe geç

Her günü birbirine benzeyen hayatın ne kıymeti var ?

Her Günü Birbirine Benzeyen Hayatın Ne Kıymeti Var? Ritüellerin ve Anlamın Antropolojisi

Bir antropolog olarak dünyayı dolaşırken fark ettiğim ilk şey şuydu: İnsanlar her yerde benzer işler yapar, ama bunu bambaşka anlamlarla süsler. Sabah kahvesi kimi yerde bir ritüeldir, kimi yerde sadece kafein ihtiyacı. Peki ya her günü birbirine benzeyen bir hayat — o da bir kültür değil midir? Monotonluk bile bir anlam biçimi olabilir mi?

Bu yazıda, “her gün aynı” dediğimiz yaşamın ritüeller, semboller, topluluk yapıları ve kimlikler açısından ne ifade ettiğini antropolojik bir mercekten inceleyeceğiz. Çünkü insan, sadece yaşayan bir varlık değildir; aynı zamanda anlam üreten, tekrarın içinde bile fark yaratan bir hikâye anlatıcısıdır.

Ritüeller: Monotonluğun Gizli Estetiği

Antropoloji bize öğretir ki, hiçbir tekrar anlamsız değildir. Sabah kalkmak, işe gitmek, aynı yoldan yürümek, aynı kahveyi içmek — bunlar aslında modern dünyanın ritüelleridir. İlkel kabilelerde dansın, şarkının ve tütsünün taşıdığı anlamı, bugün kahve makinemizin sesi taşır.

Ritüeller, toplulukları bir arada tutan görünmez bağlardır. Tekrar, güven yaratır; güven ise kimliğin temelidir. Her gün birbirine benzeyen hayat, bir anlamda modern insanın kendi düzenini yeniden üretme biçimidir. Ancak antropolog şunu sorar: “Bu ritüellerin anlamı hâlâ bize mi ait, yoksa tüketime mi?”

Semboller: Aynılığın İçindeki Çeşitlilik

Semboller, kültürün dili gibidir. Her sabah metroya binen binlerce insanın sessizliği bile bir semboldür: şehir hayatının ortak kodu. Monotonluk, aslında modern toplumun sembolik düzeninin bir ifadesidir. Her gün aynı saatte işine giden biri, sistemin sürdürülebilirliğini simgeler.

Ama semboller de dönüşür. Bir toplumda yemek paylaşmak kutsal bir eylemken, başka bir kültürde yalnız yenen yemek bireysel özgürlüğün simgesi olabilir. O hâlde soralım: “Her gün birbirine benziyorsa, acaba biz aynı sembollerin mahkûmu mu olduk?” Yoksa bu tekrar, kimliğimizin yeni bir biçimi midir?

Topluluk Yapıları: Aynılığın Sosyal Ritmi

Topluluklar, tekrarla yaşar. Bayramlar, haftalık toplantılar, pazar kahvaltıları… Bunlar yalnızca sosyal etkinlik değil, toplumsal hafızanın güncellenme anlarıdır. Her tekrarda toplum kendini yeniden kurar.

Antropolojik olarak, tekrar topluluğun devamlılığı için bir savunma mekanizmasıdır. Değişim korkusu, düzenin kaybolma endişesiyle ilgilidir. Bu yüzden insanlar, aynı günü yeniden yaşamayı tercih eder — çünkü tanıdık olan güvenlidir.

Ama güvenin bedeli de vardır: yaratıcılığın sessiz ölümü. Eğer her gün aynı ritimde akarsa, topluluk canlılığını kaybeder. Antropolog burada sorar: “Acaba biz topluluklar olarak hâlâ yaşıyor muyuz, yoksa sadece geçmişin gölgesinde mi dönüp duruyoruz?”

Kimlik: Tekrarın İçinde Benlik Arayışı

Her kültür, kimliğini ritüellerle pekiştirir. Kimi toplumlarda sabah güneşe dua etmek, kimilerinde işe başlamadan kahve içmek — bunların hepsi ‘ben kimim?’ sorusuna verilen kültürel yanıtlardır.

Fakat modern insanın tekrarı, kutsaldan çok pragmatiktir. Kimliğimiz artık zamanla değil, üretkenlikle ölçülür. Her gün aynı şeyi yapan insan, verimli sayılır. Oysa antropolojik açıdan kimlik, sadece süreklilik değil, anlamlı fark yaratma kapasitesidir.

Sorulması gereken şudur: “Her gün aynı şeyi yaparken hâlâ kendimiz kalabiliyor muyuz?”

Sonuç: Aynılığın İçinde Anlam Arayışı

“Her günü birbirine benzeyen hayatın ne kıymeti var?” sorusu aslında bir kültürel uyarıdır. Monotonluk, sadece sıkıcı bir durum değil; anlam yitiminin sembolü olabilir. Ancak antropoloji bize şunu öğretir: Anlam, değişimin değil, farkındalığın ürünüdür.

Her gün aynı görünen bir yaşam bile, dikkatle bakıldığında binlerce küçük fark barındırır — sabah güneşinin rengi, kahvenin kokusu, bir yabancının selamı. İşte kültür, o farkların toplamıdır.

O hâlde belki de asıl mesele, günlerin birbirine benzemesi değil; bizim o benzerliğin içindeki farklılıkları görmeyi bırakmamızdır. Monotonluk öldürmez; farkındalık eksikliği öldürür.

Ve belki de antropoloğun asıl görevi budur: her günün içinde, insana dair yeni bir anlam katmanı bulmak.

8 Yorum

  1. Asil Asil

    Peygamber Efendimiz; “İki günü eşit olan ziyandadır.” buyurmuşlardır.. İnsanın her gün aynı döngüde kalmamasına, ona verilen aklı kullanarak öğrenmeye, gelişmeye, iyilik yapmaya, paylaşmaya, güzel ve ahlaki davranışlar sergilemeye teşvik etmiştir .. 1 Eki 2024 Peygamber Efendimiz; “İki günü eşit olan ziyandadır … Peygamber Efendimiz; “İki günü eşit olan ziyandadır.” buyurmuşlardır..

    • admin admin

      Asil!

      Kıymetli yorumlarınız, yazıya metodolojik bir düzen kazandırarak onu daha akademik hale getirdi.

  2. Şeyma Şeyma

    “Bir rivâyette; «Dîninde iki günü eşit geçen ziyandadır . Yarını bugününden kötü olan kimse lânetlenmiştir. Artırmaya çalışmayıp yerinde sayan kimse ziyandadır . Ziyan eden kimsenin ise ölmesi kendisi için daha hayırlıdır.» buyrulmuştur. 24 Oca 2017 İki Günü Eşit Olan Ziyandadır – İslam ve İhsan İslam ve İhsan iki-gunu-esit-olan-ziya… İslam ve İhsan iki-gunu-esit-olan-ziya… “Bir rivâyette; «Dîninde iki günü eşit geçen ziyandadır . Yarını bugününden kötü olan kimse lânetlenmiştir.

    • admin admin

      Şeyma! Sevgili katkı sağlayan kişi, fikirleriniz yazıya açıklık kazandırdı ve okuyucunun daha kolay anlamasına yardımcı oldu.

  3. Yalaz Yalaz

    Nitekim, kitabın yazan, Aydın Sayılı’ya göre de, Atatürk’ün “Hayatta en hakikî mürşit ilimdir” özde yişi, modem hayatın vasıf ve icaplarını, bilimin insan için önemini, isabetli bir şekilde özlendirmiş bulunuyordu, öyle ki, bu özdeyiş , bütün insanlığa, her zaman için uygulanabi lir mahiyettedir. Özdeyiş, vecize, aforizma ya da özlü söz; düşünce, duygu ya da ilkeleri kısa ve öz bir biçimde anlatan sözlerdir . Kimi zaman motto, kelamıkibar ve ülger olarak da anılırlar.

    • admin admin

      Yalaz!

      Görüşleriniz bana düşündürdü, katılmasam da teşekkürler.

  4. Derin Derin

    Bu söz hadis olarak sahih bir yolla sabit değildir . Çalışmaya teşvik etmesi bakımından anlam olarak doğru olabilir ama ‘hadis’ denmesi için gerekli alt yapısı yoktur. Genel olarak mü’min, hangi işleri yapmakla mükellef ise o işlerde sürekli bir adım atma heyecanı içinde olmasını teşvik etmektedir. 28 Nis 2016 ”İki günü eşit olan ziyandadır” hadis midir? – Fetva Meclisi Fetva Meclisi fetva iki-gunu-esit-olan-ziya… Fetva Meclisi fetva iki-gunu-esit-olan-ziya…

    • admin admin

      Derin!

      Fikirleriniz yazının anlamını netleştirdi.

Asil için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

deneme bonusu veren siteler 2025
Sitemap
ilbetgir.netsplash